Kategori

İÇİMDEKİLER

Genel, İÇİMDEKİLER

Ben Hayatta En Çok Oğlumu Özlerim

Özlemenin türleri var. Hiç yokken, durduk yere aklınıza gelen özlemeler olasıdır, ziyaret eder ve giderler. Kimini de ihtiyaç duyduğunuz zamanlarda özlersiniz. O sırada yanında olmak, kollarına ve gözlerine sığınmak istersiniz. Fakat öyle özlemeler vardır ki; hep aklınızda, hep gözlerinizde, daima teninizde yaşar. Tüm bedeninizde ve ruhunuzda hissedersiniz bu sonsuz hasreti. Hiç bitmeyen, şiddeti hiç azalmayan bir özlem nadir bulunur. Onu…

Okumaya devam et
İÇİMDEKİLER

İlk göz muayenesi, kaydırak, Melek abla ve kitapları

Çocukluğumdan beri gözlüklüyüm. Gözlerimdeki kusur, günlük yaşamımı güçleştirecek denli vahim olmasa da, gözlüksüz yapamıyorum. Bir defasında lens denedim ama akşam ve sabah ritüellerinin asla bana göre olmadığına kanaat getirip dört gözlü dünyama geri döndüm birkaç gün içinde. Çoğu insanın aksine, ben gözlüklü olmayı hep sevdim. Dalga geçilmesine hiç aldırmadım. Bazı eşyalar insanın bir parçası oluyor, başkaları sizi onla hatırlıyor ve…

Okumaya devam et
İÇİMDEKİLER

Gurbete Kaçacağım, O Lacivert Ülkeye

“Gurbete kaçacağım,  o lacivert ülkeye” diye başlıyor şarkı. Çocukluğumun kasetlerinden biri olan Akdeniz Akdeniz’deki tüm diğer şarkılar gibi, Gurbete Kaçacağım da ben büyüdükçe çalıp durdu yanımda. Haytalık yıllarımda tanıdığım -bir akraba mı desem, aile dostu mu desem, arkadaşım mı desem- biri sebebiyle bu şarkının benim için bambaşka bir anlamı var. Henüz seksenlerin sonları olsa gerek. Gülhane Parkı’nın o harika akşam…

Okumaya devam et
Genel, İÇİMDEKİLER

Biri Olmalı

Biri olmalı. Yaslanmak, sarılmak, dokunmak, tutunmak, elini tutmak, okşamak, dur gitme demek, gidiyorum demek, gitmemek, gidememek için. Biri olmalı. Yalnızlık, bir insanın tek başına altından kalkamayacağı kadar ağır bir şeydir. Kalktınız diyelim, üstesinden geldiniz tebrikler. Peki ne kaldı sonrasına? Sizden ne kaldı geriye? Hayatta paylaşamadığınız hiçbir şeyin anlamı yoktur. İyi veya kötü, hiçbir şey… Tek başınıza yapacağınız hiçbir hesap, size sonuç olarak 1’den fazlasını vermez. Biri olmalı diyordum ya,…

Okumaya devam et
İÇİMDEKİLER

İç acıların toplamı

O evde, Hamburg’un uzak ve pis bir mahallesinde, badanası kabarmış ve sıvası derin çatlaklarla dökülmüş işgal evinde tamamen yabancısı olduğum insanlarla yaşıyorum. Kaç gün, kaç hafta… Neden ve nereden geldiğimi, ne kadar kalacağımı soran kimse yok. İşleyişe tamamen uymam hiç sorun olmuyor. Çünkü bir işleyiş yok. Evin içi ne kadar soluk ve griyse, dışı o denli gösterişli ve rengarenk. Tıpkı…

Okumaya devam et
Genel, İÇİMDEKİLER

Bir Kadın Bir Erkekten Ne İster Sorusuna Birkaç Küçük Yanıt

Özgür ruhlu erkekleri sever kadınlar. Belki de serseri karakterlere vurulmalarının bir sebebi de o yabanilikleri, o evcilleştirilemez olmalarıdır. En munis, en sakin, en huzur seven kadının bile kalbinin bir köşesinde o serseriye ait bir yer vardır. Sonradan kazanılamayan, karaktere doğuştan ilişmiş, genetiğe kodlanmış bir özelliğin kadınlar için böylesine müstesna bir anlam taşıması erkekler açısından bir şans mı yoksa şanssızlık mı…

Okumaya devam et
Genel, İÇİMDEKİLER

Boş ev

Bir evden taşınırken, eşyaları çıkardıktan sonra bomboş odalara son bir defa baktığınız o an, orada yaşananlar gözünüzün önünden geçip gider. Tek kişilik bir tören, son defa kapıyı çekip çıkmak, yeni duvarlara asılan yeni takvimler… Bir evi eşyaların değil de, duvarların var ediyor olduğunu işte o an anlarsınız. Çünkü o ana kadar “evim” dediğiniz o yer, tüm eşyaları çıkmış, çırılçıplak karşınızda…

Okumaya devam et
Genel, İÇİMDEKİLER

Hayat Hep Çalışmadığımız Yerden Soruyor

İngiltere’nin güney doğusunda, Brighton şehrinin La Manche mahallesindeki iskelede kuşlar gün batımında topluca bir ayine başlıyor. Deniz ve gökyüzü durgun, uykuya çekilmek üzere. İnsanlar evlerinde. Dışarıda sadece kuşlar var. Ve onları fotoğraflayan bir yabancı. Böyle bir görüntü bazı yerler için sürpriz değildir. Bilirsiniz ki o kuşlar tam da bu saatlerde çıkagelecektir. Şayet bölgenin yabancısı iseniz bu durum sizin için şok…

Okumaya devam et
İÇİMDEKİLER

L’enfance

Geldim, kapını çaldım. Gitmiştin. Deniz kokusuyla doluydu veranda. Deniz hep benden önce gelmiştir gittiğim yerlere. Birkaç söz söylemek için gelmiştim. Sesini dinledim. Çocuk sesini. Birkaç adım, kapının eşiğinden içeriye doğru. Mevsimlerden yazdı ama kış gibi sessizdi sahil. Burası sanki hep öyleydi. Öyleydi de ben bilmiyordum. Tahtaları gıcırdayan verandadaki sandalyede oturdum. Dinlendim. Gözlerimi kapattım. Belki de ben çok erken gelmiştim. Beklemeye…

Okumaya devam et
İÇİMDEKİLER

İnsanın acısı

İnsanın acısı hiç bir şeye benzemez. İnsan acısı ağaç olur, su olur, dağ olur. İnsanın acısına hiç bir şey dayanmaz. Su kurur, taş sessiz kalır, dağ acıyla inler. İnsan kadar naif, insan kadar zalim canlı yoktur. Bundandır ki en güzel sevgi, en acımasız zulüm insandan gelir.        

Okumaya devam et
Genel, İÇİMDEKİLER

Ah kimsenin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya

Başlıktaki söz, Gülten Akın’ın bir şiirinin ilk dizesi. “İlkyaz” adında çok güzel bir şiir. Kabul, herkesten ince şeyleri anlamasını beklemek hata olur. Hepimiz zaman zaman kendimizi bu durumda bulabiliriz. Farkında olmadan, bunu anlamayacak kadar başka şeylerle meşgulken her şey olup biter. Hayat, bizim durup baktığımızda gördüklerimizden ibaret aslında. Farkına varamadıklarımızdan, göremediklerimizden, duyamadıklarımızdan haberimiz yok. Başkalarının hayatı oluyor onlar; başkalarının incelikleri….

Okumaya devam et
Genel, İÇİMDEKİLER

Zaman en büyük tutsaklığımızdır

En son ne zaman kendiniz oldunuz? Sadece kendiniz ama! Birinin sevgilisi, çocuğu, karısı-kocası, annesi-babası, kardeşi, arkadaşı, çalışanı değil. Sadece kendiniz olduğunuz zamanları düşünün. Hayat size bu fırsatı tanıyor mu? Elleriniz cepte bir sokakta yürüme süresi, deniz kıyısında oturup bir geminin geçip gidişini seyretme süresi, bir kedinin uyanışını seyretme süresi de olur bakın. Mutluluk küçük anlarda gizlidir. Bütün bir ömrü mutlu…

Okumaya devam et
Genel, İÇİMDEKİLER

Ruhumuzun coğrafyası

Tek sözü, tek davranışıyla bir insanı yargılamak, yaftalamak, onun hakkında genel bir intiba oluşturmak ne büyük hata. İnsanı tanımak öyle kolay bir şey mi? Kıta gibi insanlar var. Yıllarca tanısanız farklı coğrafyalarını keşfedersiniz. Her bir sözünün, her bir davranışının arkasında dağlar, ovalar, göller bulursunuz. Sokaklarında ve caddelerinde kaybolmak için onun aleminde kısa bir tur atmanız yeter de artar bile. Dört…

Okumaya devam et
Genel, İÇİMDEKİLER

Geleceğimizi kürtajla almaya çalışıyorlar

Bugün kürtajın cinayet olduğunu söyleyenler, düne kadar binlerce kadın cinayetine ve şiddete seyirci kalmakla yetindi. Bu ülkede kadınların yerdeki kanı henüz kurumadan, onların yaraları iyileşmeden ülkenin başbakanı sırf yapay gündem oluşturmak uğruna bir kez daha vatandaşını hedef alıyor. “Kürtaj cinayettir” sözünün arkasında bir takım yasakların hazırlıkları yatıyor besbelli. Nabzı yokluyorlar her zamanki gibi. Kürtajın doğruluğunu veya yanlışlığını savunmak bir yana…

Okumaya devam et
İÇİMDEKİLER

Şövalyelerin kanı mavi akar

Orta Çağ döneminde, İngiltere’de yaygın bir inanışa göre soyluların kanları mavi imiş. Bu rivayetin pek çok farklı hikâyesi var. Alabildiğine beyaz tenli soyluların kan damarlarının belirgin biçimde görünmesi ve -aslında soylu olmayanlardaki gibi- damarların mavi renge sahip olması en yaygın bilinen sebep. Fakat iş bununla bitmiyor. O dönemden sonra da yaşayan ve günümüzde İngiltere’de zengin züppe gibi bir anlamda kullanılan…

Okumaya devam et
İÇİMDEKİLER

Hemzemin

John Berger, “Buluştuğumuz Yer Burası” adlı kitabındaki Lizbon bölümünde şöyle diyor: “Annem ağladığı zaman yüzünü benden başka bir yana çevirmeye çalışırdı. O ağlarken ben beklerdim, uzun bir trenin hemzemin bir geçitten geçip gitmesini beklediğim gibi.” Gerçekten de erkeğin en büyük çaresizliği, karşısında ağlayan bir kadına bir şeyler söylemesi gerektiği anda ortaya çıkıyor. Söyleyeceği herhangi bir şey durumu daha da kötüleştirebilir….

Okumaya devam et
Genel, İÇİMDEKİLER

Bazı aşklar geldikleri gibi giderler

Bazı şeyleri zaman birimleriyle ölçmeyecek kadar hayatı tanımaya başladığımızda, ruhumuzda bıraktığı tortuların farkına varıyoruz. Güzel bir film izlemek, bir roman okumak, ruhumuza bir şarkının değmesi, bir şiirin mermi gibi sıyırıp geçmesi. Nasıl geçip gittiği değil de, nasıl başladığı ve ömrümüze nasıl gün gün yayıldığı daha mühim hâle geliyor. O ilk tatlar, ilk dokunuşlar, ilk heyecanlar, ilk çekingenlikler. Şiddetli, altüst edici,…

Okumaya devam et
Genel, İÇİMDEKİLER

Bir ömre kaç yalnızlık sığar?

Ben hiç yalnız kalmadım. Veya şöyle söyleyeyim, ben hep yalnızdım. Nasıl baktığımıza, yalnızlıktan ne anladığımıza göre değişiyor cevap. Korkunç bir şeydir kimileri için. Pek çok insan için ise hayat yalnızlıktan ibarettir. Sadece misafirler olur; gelirler ve giderler. Bir kahve içimi, biraz sohbet, şunlar bunlar. Sonra yine kendinle baş başa. Kimseler bilmez, görmez, kendi kalabalıklarıyla meşgulken sizin yalnızlığınızın lafı bile olmaz….

Okumaya devam et
Genel, İÇİMDEKİLER

Hayat yaşayabildiğin kadardır

Öldükten sonra, “ne hayattı be!” diyebileceğimiz bir hayat yaşamak lazım. Dolu, hızlı, fişşek gibi. Kolay mı böyle bir hayat yaşamak? Hiç değil. Ellerimizi kirletmeden yapamayız bunu. Ve kolay olsaydı herkes yapardı. Çok zor da değil aslına bakarsanız. Sadece zahmet istiyor. Peki ne zaman, hangi arada yaşayacağız tüm bunları? Ne gelir elimizden, bir ömrü tüketmek üzereyken bu gerçeğin ayırdına vardığımızda? Bilir de…

Okumaya devam et
İÇİMDEKİLER

Paramparça

Hayattaki en acı verici şeylerden biri nedir biliyor musunuz? Hayal kırıklığı. Hiçbir merhem iyileştiremez derin bir hayal kırıklığının açtığı yarayı. En büyük ve onarılmaz hayal kırıklıklarını, en sevdiğimiz ve üzerlerine hayaller bina ettiklerimiz açar. Kırılma değil ki bu. Dev bir kristalin yüksekten betona çakılması esasında. Binlerce parçaya ayrılır; kırılmakla kalmaz yani hayalleriniz, dört bir yana öyle bir dağılır ki, kimse…

Okumaya devam et
Çıkış