Özgür ruhlu erkekleri sever kadınlar. Belki de serseri karakterlere vurulmalarının bir sebebi de o yabanilikleri, o evcilleştirilemez olmalarıdır. En munis, en sakin, en huzur seven kadının bile kalbinin bir köşesinde o serseriye ait bir yer vardır. Sonradan kazanılamayan, karaktere doğuştan ilişmiş, genetiğe kodlanmış bir özelliğin kadınlar için böylesine müstesna bir anlam taşıması erkekler açısından bir şans mı yoksa şanssızlık mı bilinmez.
Çoğu kadının sevdiği imgelere, nesnelere baktığımızda da görebiliriz o bağı. Yazarlar, ruhları özgür insanlardır. Bu yüzden kadınlar sever yazarları. Kadınlar için bir yazar, duyguları en güzel ve en anlamlı şekilde ifade edebilen yüce bir insandır. İyi bir yazar duyguları ifade etmekle kalmaz, isterse onlarla oynayabilir de. İşte bu ikinci kısım, kadınların bir diğer şifresini çözen anahtardır. Kadın, o yazarın sözleriyle kendini bulutların üzerinde de hissedebilir, kör kuyuların o korkunç karanlığına da düşebilir. Bir sihir tutar elinde özgür ruhlu bir yazar. Kim âşık olmaz ki sihre?
Yazmak öyle tuhaf bir eylemdir ki; tek bir cümleyle hiç tanımadığınız bir insanın ruhuna dokunabilirsiniz. Takdir edersiniz ki bir insanın ruhuna, kalbine, aklına dokunmak için çok fazla seçeneğiniz de yoktur. Yazmak bunların belki de en etkili ve unutulmaz olanı. Ruhuna dokunduğunuz insanı etkilersiniz ve o size bunu sormaz, izin istemez.
Kalbini aydınlatan erkekleri sever kadınlar. En korktukları da, bir gün kalbini kıracak olmasıdır. İnsan kalbi minik bir serçe gibidir. Onu avucunuzun içinde tutup severken hiç istemeden ve farkında olmadan onu öldürebilirsiniz. Azıcık fazla sıkmışsınızdır, ölür. Çok sevmişsinizdir, heyecan ve korkuya dayanamamıştır minik kalbi, ölür. İnsanın ruhuna, kalbine, aklına dokunma mesafesinde yaklaşmanın tehlikesi de budur zaten.
İşte bu yüzden, yani hayatlarında en çok yaşadıkları ve çok erken yaşlarda tanıştıkları duygu hayal kırıklığı olduğu için; kadınlar, kendilerini kırmamak için çaba harcayan erkekleri başka bir yere koyarlar. Hani Orhan Gencebay’ın bir şarkısında söylediği gibi, “Dünyada en zor şey, kırılan bir kalbi onarmaktır”.
Erkeklerin dikkat etmedikleri, farkına varmadıkları detaylar kadınlar için belirleyici olmuştur hep. Küçük bir davranış, söz, bakış, el sallayış, sıcak bir sarılma gibi… Bir yerlere kazır kadın tüm bu küçük detayları, aklının not defterinde yer edinirler bir bir. Elbette zamanı gelecektir.
Hayat kendi içinde daima bir denge buluyor. Kadınlar barda tanıştıkları bir erkeğin fiziksel özelliklerinden etkilenirler. Günlük hayatlarında ise çok farklı kriterleri vardır. Kabul edilebilir bir dış görünüşe ek olarak zeka ve yetenek bunlardan ikisi. Bir erkek bir kadını zekasıyla veya yetenekleriyle tahrik edip kendine hayran bırakabilir. (Bu durumun tam tersi kadınlar için de geçerlidir.) Zekâ ve yetenek dışında başka özelliklerden de söz etmek mümkün. Fakat burada başka ipuçları verip kadınların sırlarını daha fazla açık etmek istemem. Her ne kadar onlar erkeklere dair bildikleri her şeyi büyük bir cüretkârlıkla paylaşıyor olsalar da…