İngiltere’nin güney doğusunda, Brighton şehrinin La Manche mahallesindeki iskelede kuşlar gün batımında topluca bir ayine başlıyor. Deniz ve gökyüzü durgun, uykuya çekilmek üzere. İnsanlar evlerinde. Dışarıda sadece kuşlar var. Ve onları fotoğraflayan bir yabancı.
Böyle bir görüntü bazı yerler için sürpriz değildir. Bilirsiniz ki o kuşlar tam da bu saatlerde çıkagelecektir. Şayet bölgenin yabancısı iseniz bu durum sizin için şok edici olabilir. Hayatın akışı içindeki herhangi bir şeyin enteresanlığı biraz da ona şahit olanların durumuyla ilgili olduğu gerçeğini cebimizde tutalım.
O meşhur sözdeki gibi, hayat sürprizlerle dolu. Hep kötüye yormak olmaz elbet. Kimi zaman hoş sürprizler de çıkabiliyor karşımıza. Fakat sürpriz olması için bizi hazırlıksız yakalaması gerekiyor değil mi? Çoğu zaman bu sürprizler karşısında elimiz ayağımıza dolanıyor, acemice davranıyoruz. Yetişkin insanlar olmak da yetmiyor ki! Her daim hazırlıksız, her daim savunmasız.
Bir insanın 30’lu yaşlarını geçip hâlâ hayatın acemisi olması mümkün mü? Bence mümkün. Rutinin dışındaysanız, kapınız sürprizlere daima açık olmalı. Elbette uzaklara gitmek, yabancı sularda yüzmekle sürprizlere biraz daha yaklaşabilirsiniz. Yaşama dair pek çok şeyi bildiğimizi sansak da, hayat her defasında çalışmadığımız bir yer bulabiliyor.
Hayatın tamamı sorulardan ibarettir. Bizler tercihlerimiz ile cevaplandırırız bu bitmeyen sorguyu. Belli bir rutine belli bir alışkanlığa dönüşünce hayat farkına bile varılmaz bu sorgulamalar.
Ne zaman ki kaçmaya başlarız cevaplamamaktan soruları o zaman fark ederiz hayatın ne kadar da zorlayıcı yanları olduğunu. Ne kadar da duymasak, görmesek, bilmesek kaçısı yok soruların yanıtlarını vermekten. Sıkışınca bir köşede çaresizce yakınırız “Sorular çıkıyor hep çalışmadığımız yerlerden” diye
Brighton’da cıplak ayakla kumlarda kosmak; hayatımda sadece bir gun yasadım bunu ama hep aklımda..