Mesafelerin en kötü yanı ne biliyor musunuz? Ona sarılamamak, ona uzanamamak. İnsan sevdikleriyle her zaman sarılma mesafesinde olmalı.

Birbirini uzun süre görmemiş iki dostun sarılışına tanık oldunuz mu hiç? Veya sizin uzun yıllardan sonra ilk karşılaşınca sımsıkı sarıldığınız arkadaşlarınız var mı? O dostluğun değerini gösterir işte sarılmadaki içtenlik.

En güzel çocuklar sarılır ama bak. O küçük elleri kollarıyla, kocaman bedeninizi sarmaya çalışır, başını göğsünüze yaslar.

Sarılmanın da türleri var elbet. Karşılaşırken farklıdır, vedalaşırken farklı. Birinde mutluluk, diğerinde hüzün ağır basar. İkisi de çok değerli benim için.

İçinde aşk olduğunda ise her şey değişir. Dünya o iki kişinin etrafında dönmeye başlar büyük bir hızla. Her şey eşitlenir. Sarılmak biraz teslim almak, biraz da teslim olmaktır.

“Dokunsalar ağlayacak” derler ya, sarılma için söylenmiştir aslında. Bekler, bekler, bekler ve sarıldığınızda bir çocuk gibi tüm gövdesiyle sarsıla sarsıla ağlamaya başlar. İşte o zaman acısını paylaşmış olursunuz.

Sevdiğiniz, özlediğiniz insanlara sarılın. Çünkü sarılmak, sevginin mührüdür.