Hayat nedir? Hangi kısmıdır yaşadıklarımızın? Ne kadarı bize, ne kadarı başkalarına aittir? Hayat bir ömrün kaçta kaçıdır? Kaçanlar da hayata dâhil midir? Yoksa hayat sadece yakalayabildiklerimiz veya yakalandıklarımız mıdır? Neyle ölçülür en başta? Zamanla mı? Yoksa mesafelerle mi ölçersiniz bir uzaklığı? Sizin ona geç, onun size erken kalması da bir oyunu değil mi hayatın? Yoksa siz hiç yalnız kalmadınız mı; siz ve siz, baş başa? Hayatın bir komplosu gibi değil miydi kimi karşılaşmalar, tanışmalar, ayrılıklar? Kaç defa ayrılabilir bir insan, aynı insandan? Kaç defa unutabilir? Kaç defa aşık olur ve kaç defa nefret eder? Hayattan kaçtınız mı hiç, yoksa durduğunuz yerde zaten hayat uzakta akan bir ırmak mıydı? Kaç renk gördünüz şimdiye dek ve gördükleriniz hayattaki tüm renklerin kaçta kaçıydı biliyor musunuz? Peki ya sesler, tatlar, kokular? Bir insanda tüm bunları, ilk defa rastladığınız sesleri, tatları, kokuları, renkleri görseniz ne kalır size âşık olmaktan başka? Yoksa aşk soylu bir yalandan ibaret mi sizin için? Aşka inanmıyorsanız, bana hayatta inanacak daha güzel bir şey gösterebilir misiniz? Hayat geçmiş midir sizin için, gelecek midir, yoksa nefes aldığınız ve hissettiğiniz şu an mıdır? Yastığınızda kalbinizin sesini dinlerken mi en çok anlarsınız yaşadığınızı? Belki de kalbinizin onun ismiyle atıyor oluşu biraz da? Söyleyin kuzum, siz nasıl uyanırsınız? Aynanın karşısında her sabah dikilirken yüzünüzde beliren veya belirmesi muhtemel kırışıklıklar uçurum olur mu birer birer? Hangi uçurumlarda yitirdiniz çocukluğunuzu? Gözleriniz hep böyle miydi, yoksa sadece yaşla dolarken mi böyle bulanık? Siz hangi ara bu kadar büyüdünüz? Söyleyin kuzum, sahi, nedir bu hayat?
Eylül 2011 – Berlin
Ben de oradaki cevabımı yineleyeyim öyleyse: Acımasızlığını Tanrıdan aldığını düşünüyorum. Dikkate alıp, okuyup yorum bıraktığınız için teşekkür ederim tekrar. Saygılarımla..
Size cevap vermek istiyorum.. Ama biraz uzun bir cevap..
http://jamementomori.blogspot.com/
Blog’unuzda bu sorulara verdiğiniz cevapları okudum. Oraya bıraktığım yorumu tekrar etmek istiyorum:
“Fakat bu cevaplar, sorulardan daha acımasız olmuş.”
Ben de size böyle ayrıntılı bir cevap yazdığınız için teşekkür ederim.