Çok az insan gezmeyi sevmez. Seyahat etmeyi, yolun kendisini sevmek ise bir başka tutku. İş veya zevk için yaptığım seyahatlerde belli hazırlıklarım oluyor herkes gibi. En önemli parçası ise bu seyahatin içine başka yolculuklar ekleyebilir miyim yönünde oluyor. Birkaç gün daha ekleyip yakındaki bir şehre geçmek, o gezinin kazandırdıklarını iki kat artırabiliyor.

Son zamanlarda tek gidiş geliş oldu seyahatlerim. En son Ağustos ayında çıktığım bir iş seyahatine 3 ülke ve 5 şehir ekleyerek yolculuk içine yolculuklar katmıştım. Benim için tarifi zor bir hazzı var bunun. Tek başıma yaptığım bu yolculuklar için favori ulaşım yolum tren oluyor. Günübirlik uzaklaşmalar da son derece enteresan olabiliyor. Paris’ten trene atlayıp Reims’e 2.5 saatte gitmek ve orada birkaç saat vakit geçirip akşam treniyle dönmek mesela. Yolculuğun kendisi, varılan yerden çok daha zaman alıyor. Bunun gibi pek çok iç seyahatim oldu.

Yolu, yolculuğu seviyorum demiştim. Fırsat buldukça bunu yapmak, yeni şehirler görmek veya özlediğim bir şehre kavuşmak büyük bir olanak. Önümüzdeki ay bir iş toplantısı için Las Vegas’a gideceğim. Uçuşumu Los Angeles aktarmalı yaptırdım. Niyetim, Los Angeles’tan San Diego’ya gitmek ve orada iki gün geçirip Las Vegas’a geçiş yapmak. San Diego’ya geçişi ise Pacific Surfliner treniyle yapmak gibi çılgın bir düşüncem var. Bir seyahatin içine küçük bir yolculuk ve bir şehir daha eklemek, benim için felekten bir anı çalmak oluyor. Şayet bu planımı uygularsam, orada çektiğim fotoğrafları sizlere fotoğraf blog’umda sunacağım.