BAZI ŞİİRLER ömrümüze yayılacak kadar geniştir. Hayatımızın her döneminde farklı bir yankısı, yansıması vardır. o şiiri hayatımıza tuttuğumuzda bambaşka renkler yansır kristalinden. böyle şiirler biriktirdim hayatım boyunca. bir kenara koydum. farklı zamanlarımda, hayatımın farklı dönemlerinde okumak için.
şiir dünyamın ölümsüz dervişi, güzel bakışlı, güzel yüzlü şairi nazım hikmet’in böyle şiirleri var. bunlardan biri “masalların masalı”.
bu şirii ezbere bildiğimi bilmiyordum. ta ki, çakırkeyflikle sarhoşluk arasındaki o ince çizginin üzerinde düzgün biçimde yürümeye çalışırken, masadakilerden biri “hadi bize bir şiir oku” diyene kadar… bir müddettir sessiz duruyordum. ve aklımdan bu şiir değil de, bu şiire yakışan şeyler geçiyordu. öyle şiir oku dendiğinde okuyan, şarkı söyle dendiğinde söyleyen bir adam da değilim hani. okuyayım dedim. sonra başladım. “su başında durmuşuz çınarla ben” diye.
ah çınar’ım. canım oğlum. o zamanlar nereden bilecektim ki yıllar sonra bir oğlum olacak, adı çınar koyulacak.
şiiri ilk dizesinden okumaya başladım. ve sanki, hiç bilmediğim bir sebeple, bu şiiri bir şekilde bitireceğime inanmıştım. şiir su gibi akıp gidiyordu. ben anlatırken kendimden geçiyordum. şiir bitmiyordu. çevremdekilerin farkında değildim. olan bitenin farkında değildim. neredeydim, ne yapıyordum farkında değildim. sadece şiirin tadını çıkarıyordum. şiiri bir tekerleme gibi takır takır söyledim, anlattım, okudum… şiir bitti, bittiğine şaşırdım.
sonra bu şiiri bir daha asla sesli okumadım.

masalların masalı

su başında durmuşuz
çınarla ben.
suda suretimiz çıkıyor
çınarla benim.
suyun şavkı vuruyor bize,
çınarla bana.

su başında durmuşuz
çınarla ben, bir de kedi.
suda suretimiz çıkıyor
çınarla benim bir de kedinin.
suyun şavkı vuruyor bize
çınara, bana, bir de kediye.

su başında durmuşuz
çınar, ben, kedi, bir de güneş.
suda suretimiz çıkıyor
çınarın, benim, kedinin, bir de güneşin.
suyun şavkı vuruyor bize
çınara, bana, kediye, bir de güneşe.

su başında durmuşuz
çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
suda suretimiz çıkıyor,
çınarın, benim, kedinin, güneşin, bir de ömrümüzün.
suyun şavkı vuruyor bize
çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.

su başında durmuşuz.
önce kedi gidecek
kaybolacak suda sureti.
sonra ben gideceğim
kaybolacak suda suretim.
sonra çınar gidecek
kaybolacak suda sureti.
sonra su gidecek
güneş kalacak,
sonra o da gidecek.

su başında durmuşuz
çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
su serin,
çınar ulu,
ben şiir yazıyorum,
kedi uyukluyor,
güneş sıcak,
çok şükür yaşıyoruz.
suyun şavkı vuruyor bize
çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.

nazım hikmet ran
7 mart 1958, varşova