Sana gidiyorum demeye geldim. Gözyaşların faydasız. Verlaine’in güzelce dediği gibi, pis ayazda. Sana gidiyorum demeye geldim. Eski günler aklına geliyor, ağlıyorsun. Şimdi elveda vakti geldiğinde, bembeyazsın ve nefessiz. Evet pişmanım, sana gidiyorum dediğim için. Evet seviyordum seni evet, ama… Sana gidiyorum demeye geldim. Uzun hıçkırıkların faydasız. Verlaine’in güzelce dediği gibi, pis ayazda. Sana gidiyorum demeye geldim. Mutlu günler aklına geliyor, ağlıyorsun. Şimdi elveda vakti geldiğinde, hıçkırıyor, inliyorsun. Evet pişmanım sana gidiyorum dediğim için. Ama artık canıma yettin!
Bir şarkının sözlerini bu şekilde cümleler halinde peş peşe yazmak iyi bir fikir mi bilmiyorum. Fakat bununla birlikte, gayet net farkındayım ki, Serge Gainsbourg’un bir şarkısın anlatırken işe onun sözleriyle başlamalı. Şarkının kendisini (Je suis venu te dire que je m’en vais) dinlemek isterseniz buyrun size play düğmesi:
Dinlemeye başladınız mı? Evet… Devam edelim. Serge Gainsbourg’un, ne adi bir adam olduğunu bu şarkıdan da anlıyoruz. “Sana gidiyorum demeye geldim” diyen bir şarkıyı, Jane Birkin’e kayıttan hemen sonra stüdyoda dinletiyor. Şarkı başladığı an gözyaşlarına boğuluyor Jane. Bu sırada Serge, bu ağlamanın hıçkırıklarını kayda alıyor. Şarkıda duyduğunuz o hıçkırıklar var ya, bir sonbahar akşamında Paris’teki leş gibi bir stüdyoda gizlice kaydedildi.
Sonuç mu? Evet, şarkıdan sonra terk etti Jane’i. Adamlar hayatı şarkı gibi yaşıyor, film gibi yaşıyor olum.
beğenerek takip ediyorum bloğunuzu size merhaba demeye geldim 🙂
Harika!!