Şairlerin ölümü çoğunlukla hayatları gibi oluyor. Bazıları ölümü şiirinde yaşatıyor. Lorca onlardan biri.
Federico García Lorca. Hayatı 36 yıl coşkuyla yaşadı. Şiirinde bir portakalın turuncu tadını, bahçelerin güneşli kuş seslerini, aşkın ölümle kolkola gezmelerini okursunuz. Daha pek çok şey anlatır Lorca.
García Lorca’nın ruhu, şiirinin okunduğu her yerde dolaşır. Diyelim ki bir yaz akşamında, sıkıntılı bir havada, üstelik taze bir yarayla García Lorca’nın bir şiirini okursunuz. O anda bir sağanak patlar. Anlarsınız ki Lorca’nın ruhu sizi ziyaret etmiştir, serin bir yağmurla hem de! Bir müjde, bir kara haber…
Çok uzaklarda bir deniz güldü,
dişleri köpükten,
dudakları mavi göktendi.Ey göğsü çıplak acılı kız!
Sen ne satıyorsun öyle?
—Ben, denizlerin suyunu satıyorum efendim.
Ey siyahi çocuk!
Kanında katışık halde başka ne var senin?
—Denizlerin suyundan başka bir şey yok efendim
Bu acı dolu gözyaşların
nereden akıyor anne?
—Denizlerin suyunu ağlıyorum ben.
Ey sonsuz acı ve kalbim!
Kaynağınızı nereden alırsınız?
—Deniz suyu zor ve acıdır, efendim.Çok uzaklarda
bir deniz güldü,
dişleri köpükten,
dudakları mavi göktendi.
Bir Deniz Güldü/Federico García Lorca
İyi atan kalpler daima birbirini buluyor Zeynep. Neruda’nın, Lorca için yazdığı o nehir gibi şiiri hatırlıyorum. Şimdi tekrar okuyacağım.
Neruda ve Lorca’nın şiirleri akraba. Mutluluğu bile hüzne bulayıp anlatabiliyorlar. Aşkı ölümle anlattıkları gibi…
Bu güzel tesadüfe sevindim. Gününe bir renk kattıysam ne mutlu bana. 🙂
erdal, dün şaşkınlık ve sevinç içinde gördüm bu yazını, ama öyle zamansızdım ki yazamadım. “şaşkınlık” diyorum, zira sabah erken, rüyamda görmüş gibi neruda’nın “yaşadığımı itiraf ediyorum”undan lorca ile ilgili bir anıyı ve ruben dario’dan bahsettikleri bir dialoglarını okumuş hatta bir kısmını bloguma alsam mı diye düşünürken, hazırlanıp evden çıkmıştım. işe gidip de senin lorca yazını görünce nasıl şaşırdığımı tahmin edersin:):) kalp çok fena karşı karşıya gelmiş:)
neruda, yazının bir yerinde diyordu ki erdal, “federico mutluydu. bu onun alışkanlığıydı, mutluluk onun derisi gibiydi.”