Sevdiği işi yapan insanları hep şanslı bulmuşumdur. Ben de onlardan biriyim. 19 yaşımdan beri gazetecilik mesleğinin içindeyim. Hayatımı yazarak ve yayın yöneterek kazandım. Başka bir mesleğe sahip olmayı hiç düşünmedim. En azından şimdiye kadar 🙂
İnsan orta yaşlara adım adım yaklaşırken, hayatında bazı ince ayarlara ihtiyaç duyuyor. Belki de kendi hayatımızın dizginlerini yeni yeni tutuyoruz bu yaşlarda. Tesadüfler, fırsatlar, biraz da mecburiyetlerden doğan tercihler geçmişte kalır. Hep söylerim, 30’larından sonra insan için “hayal kurmak” artık bir lüks. Hayaller güzeldir; fakat hayat bize bu kadar zaman tanımayabilir. Eyleme geçmek gerekir. Hayaller değil, planlar kurmanın zamanıdır bu yaşlar.
Hayatımla ilgili planlarım var. İnce ince, nakış gibi işliyorum. Gelecekte yapmak istediklerim şüphesiz yazıyla, fotoğrafla, müzikle, sinemayla iç içe olacak. Peki ya farklı şeyler, hiç aklıma getirmediğim işler olsa dedim dün. Örneğin bir çiçek dükkanım olsa! Çiçekleri seviyorum. Pek çok insan sever ama ben daha çok seviyorum 🙂 Çiçeklere bakım yapmak, budamak, buketler ve aranjmanlar hazırlamak… Böyle ince işlerle uğraşırken insan yaşadığını duyumsuyor, kendiyle kalıyor, hiç dalamadığı kadar derin düşüncelere dalıyor. Sonra da geriye, oturup bunlar yazmak kalıyor 🙂
Saksı çiçeklerinin yeri apayrı. Onlarla daha uzun dostluklar kurabilirsiniz. Her birinin huyu ayrı. Onlarla iyi geçinmek için yakından tanımak gerekir. Saksı çiçekleriyle yarenlik etmek için sabırlı olmalı. Sardunya, petunya, cam güzeli, açelya, kasımpatı, begonya, cezayir menekşesi… Binlerce renk, binlerce koku.
Bir çiçek dükkanım olsa… Çiçeklerin sessiz evinde, çiçek zamanında yaşasam; sanırım daha mutlu bir insan olurum.
Özge;
Saksıda farklı bitkiler yetiştirmek mümkün. Saksı sadece çiçek için değil; domates kulağa hoş geliyor. Geniş saksılar iş görecektir. 🙂
Kaktüs, çiçekler içinde hayırsız bir arkadaş gibi. Olması lazım mutlaka. 🙂
Zeynep;
Çiçekleri ne kadar sevdiğini, onlardan bahsetmenden biliyorum zaten. Eminim çiçekler de seni aynı duygularla seviyor. Belki dediğin gibi, fazla ilgiden oluyor; belki de bu ,ilgiden sonra onları yalnız bırakmana dayanamıyorlar. Bilemeyiz 🙂
Ben sana çiçek dükkanını yakıştırıyorum. Sen meyve de çok seviyorsun. Manav dükkanı da olur mu dersin? 🙂
saksıda domates ve bilumum yetiştirilebilecek şeyler yetiştirmek istiyorum. kaktus de güzel ayrıca. onun saksısını büyüdüğünde değiştirebilmek marifet ister. aslında ne kadar güzel bir bitki. kendi halinde, kimseye ihtiyacı yok. su vermesen yine yaşar. renksiz. muazzam sıkıcı bir bitki. kapamış kendisini dışarıya, iğneleriyle korumaya çalışıyor kendisini öylece. ne güzel.
erdal, ben de çok severim ama çiçekler kendilerini bende hiç iyi hissetmezler veya ben çok ilgi gösterip bayıyor da olabilirim. yaprakları, renkleri sararır filan, sonra da çok üzülürüm. bu yüzden çiçeklerle ilişkim artık çok mesafeli. uzaktan bir aşk. dokunmaya bile kıyamıyorum. ben de meselâ yemek yapmayı çok severim. minicik bir lokantam olsa, haftanın belli günleri belirli menüleri çıkarsam ama her gün menüde bir çeşit de sürpriz olsa. o sürprizi düşünsem, iyi mi oldu heyecanıyla sunsam. öyle işte..