CES’in basın odasındayım ve dünyanın dört bir yanından gelmiş meslektaşlarıma bakıyorum… Genellikle 30-35 yaş arası insanlar…
Düşünüyorum da, çoğuyla aynı kuşaktan olmamız tesadüf olamaz. Teknolojiyi iyi bilmek, iyi anlatmak için yeterli değil. Hayatın içindeki teknolojiyi analiz edebilmek ve bilinmesi gerekenleri en anlaşılır haliyle sunabilmek, bilgi ve tecrübe gerektiriyor. Tanıdığım en iyi bilişim hukukçularından, dostum Başak Purut’un, kendime en yakın bulduğum meslektaşlarımdan M. Serdar Kuzuloğlu için söylediği, “Bu işleri en iyi bilenlerden olmasından çok, bunları en iyi anlatandır benim gözümde” sözünü de bu noktada alıntılamam gerekiyor.
80’lerde çocuk olan ve teknolojinin hayata ilk gerçek yansımalarına yakından şahit olanlar, devinimin her anını takip ettiler ve bence dönüşüme bu denli yakın olan bu kuşak, teknolojiye dair her konuda bir şekilde işin içinde oldu.
Çoğu insan 90 sonrası çocuklarına “internet kuşağı” dese de, “eski ve yeni”yi bilen, değişim sürecini yaşayan ve her anına tanık olan kuşağım çok daha şanslı bence…