John Berger, bir yazısında erkeklerin davrandıkları gibi, kadınların ise göründükleri gibi olduklarını ifade ediyor. Berger’ın şu sözü ise yazının en can alıcı kısmını oluşturuyor: “Erkekler kadınları seyrederler. Kadınlarsa seyredilişlerini seyrederler.” Dünyanın önde gelen sanat eleştirmeni ve entelektüellerinden John Berger’a göre bu durum, yalnız erkeklerle kadınlar arasındaki ilişkileri değil, kadınların kendileriyle ilişkilerini de belirliyor. Kadının içindeki gözlemci erkek, gözlenense kadındır. Böylece kadın kendisini görsel bir metaya dönüştürmüş olur.
Geçen yaz Brüksel’de başıboş dolaşırken, şehrin en işlek caddelerinden birinde bu görüntüyle karşılaştım. Tek bir ana saplanmış bir görüntü değildi bu. Kadının önünde uzanan uzun manzaraya bakar gibi yaptığı, erkeğin onu seyrettiği, basit sayılabilecek bir kompozisyon. Fakat benim açımdan bu görüntüyü çekici kılan detay, kadının duruşundaki kendine güven, bu kendine güvenin yüzündeki yansıması; sevdiği adamın onu hayranlıkla seyredişini seyretmesi.
Haziran 2011 – Brüksel
aynı “Before Sunrise” filmindeki gibi… Tabi Berger’in sözleri “o an”ları en iyi anlatanlar olmuş. ben de blog’umda o anlardan birine atıf yapmıştım. Elinize ve paylaşımınıza sağlık.
http://senseof-life.blogspot.com/2010/11/hissetmek.html
Berger’in mükemmel saptaması… “Erkekler kadınları seyrederler. Kadınlarsa seyredilişlerini seyrederler.” Her zaman için en sevdiğim nokta atışı.
keyifli yakalanmış bir an elinize sağlık